14 Ocak 2016 Perşembe

AVM yatırımları konuşulacak

AVM yatırımları konuşulacak

AVM yatırımcılarını, perakendecileri ve sektör temsilcilerini bir araya getirecek olan AVM Yatırımları Konferansı, 8’inci kez düzenlenecek

avm-yatirimlari-konusulacak Avrupa’nın en büyük AVM’si Moskova’da açıldı 

Perakendenin en önemli kanallarından birisi olan AVM’lerin tüm yönleriyle konuşulacağı AVM Yatırımları Konferansı, 3 Mart 2016 tarihinde Wyndham Grand Otel’de gerçekleştirilecek. Konferansta, sektörel konular, yeni ufuklar açacak oturumlar ve yol gösterici bir içerik sunulacak.
VIII. AVM Yatırımları Konferansı Ana Başlıkları
Ekonomik Gelişmeler:
2016 yılında Türkiye ve dünyadaki sıcak gelişmelerin ekonomiye ve AVM sektörüne etkileri.
Pazarlama ve Dijital Dönüşüm: Dijitalleşen dünyada AVM’ler için pazarlama stratejileri.
AVM’lerde Yeni Trendler: En son tasarım trendleri, fonksiyonel binalar ve şehrin dokusuna uygun yapılar.
Perakendenin Değişen Yüzü: Perakende sektörünü etkileyen yenilikler.
AVM’lerde Güvenlik: Güvenliğin AVM’ler için önemi, etkili ve verimli uygulamaların mercek altına alınması.
Sürdürülebilirlik: Yeni inşa edilen AVM’lerle, mevcut AVM’lerin daha yeşil ve daha sürdürülebilir olmasına yönelik çözümler.
Meselelerimiz: Sektörümüzü yakından ilgilendiren en sıcak konular.

13 Ocak 2016 Çarşamba


Yeni yıl hızlı başladı şirket satan satana!    
Yeni yıl hızlı başladı şirket satan satana!
Zorlu Grubu’nun Esse’yi alacağı bomba etkisi yaratırken yeni satış haberleri de arka arkaya geliyor.

Zorlu Grubu’nun Esse’yi alacağı bomba etkisi yaratırken yeni satış haberleri de arka arkaya geliyor. Turkven’in Tekzen’e yatırım yaptığı, Home Sweet Home’u Kervan’ın aldığı belirtiliyor. Home Sweet Home yetkilileri, birleşmenin söz konusu olduğunu, özel bir lansmanla açıklama yapacaklarını belirtirken, Tekzen yetkilileri hisse çoğunluğunun kendilerinde kalacağını vurguladı.
Perakende sektöründe 2016 yılı önemli satın alma ve ortaklıklarla başladı. Yeni yılın ilk sürprizi olarak duyurduğumuz Zorlu Grubu-Esse operasyonundan sonra yatırım fonlarının danışmanlığını yapan Turkven’in Tekzen’e yatırım yaptığı, Home Sweet Home’u ise Kervan Mobilya, Aksesusar ve Tekstil’in satın aldığı ifade ediliyor.

Home Sweet Home yetkilileri, şirket birleşmesinin söz konusu olduğunu, işlemlerin tamamlanmasıyla özel bir lansman yapıp kamuoyuna açıklama yapacaklarını bildirirken Tekzen yetkilileri de şirketin çoğunluk hisselerinin satışının söz konusu olmayacağına vurgu yaptı.
 
5 milyar dolarlık yatırım
2000 yılında kurulan Turkven, Türkiye’deki ilk bağımsız girişim sermayesi şirketi. Turkven’in danışmanlığını yaptığı fonlar,

5 milyar dolarlık yatırıma kaynak sağladı. Turkven, ilk satın alma işlemini 2003 yılında UNO ile yaptı. BC Partners, Turkven ve DeA Capital konsorsiyumu, Migros’un yüzde 98’inin 3.2 milyar dolara satın alınması işlemi ile Türkiye’de gerçekleşen en büyük girişim sermayesi yatırımını da gerçekleştirdi.
 
Migros’la ilk sırayı aldı
Tekzen, 1995 yılında kuruldu. Tekfen Holding kurucularından Nihat Gökyiğit’in damadı olan Murat Gigin, Tekzen’in 2001 krizinden sonra satılmasına karar verilince şirkete talip oldu. Tekzen’in başına geçti ve önemli bir büyümeye imza attı. Şirket; Ekim 2015 itibarıyla 53 ilde 106 mağazaya ulaştı. Romanya’da mağaza açan ilk yerli marka olan Tekzen, KKTC’ye de geçen yıl mağaza açtı ve yeni hedef ülke olarak Gürcistan’ı seçti. Tekzen Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Onur Mertoğlu, geçen yıl yaptığımız görüşmede 2016 sonunda 1 milyar TL sınırını geçmeyi öngördüklerini belirtmişti. Mertoğlu, “Türkiye’ye ve pazara güveniyoruz. 5 yıl içinde tüm Türkiye’yi kapsayacağız” demişti.
 
Alacağı sayesinde mağaza sahibi olmuştu
Kervan’ın patronu Şinasi Demirel, bir alacak yüzünden mağaza sahibi olmuş. Ev tekstili üzerine toptancılık yapan Şinasi Demirel’i mal verdiği bir mağaza sahibi ziyaret etmiş ve “Üzgünüm, borçlarımı ödeyemeyeceğim. Kabul ederseniz borçlarımın karşılığında mağazamı size devretmek isterim” demiş. Bu konuşmanın ardından mağaza sahibi olan Demirel, bugün dev bir zincir yarattı. Endonezya’nın dağ köylerinden, Afrika’nın unutulmuş köşelerinden, Meksika’dan el işi ürünler getiriyor.
 
Tekfen Holding’in de başına geçti
TEKZEN’İN hikayesi Tekfen Holding’in 1995 yılında Alman Götzen ile yüzde 50-50 ortaklıkla yapı market sektörüne girmesiyle başladı. 1998’de Götzen’in hisseleri alındı ve şirketin adı da Tekzen yapıldı. Tekfen Holding’in 7 Mayıs 2015 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında ise Ali Nihat Gökyiğit, Başkanlık görevini ve Murahhas Azalık sıfatını Yönetim Kurulu üyelerinden Murat Gigin’e devretti.
 
20 yıllık yol haritası hazır
Home Sweet Home, Türkiye ve yurt dışında 45 mağaza ile hizmet veriyor. Şirketin patronu Kadir Kalaycıoğlu, geçmişte verdiği demeçlerde 20 yıllık yol haritalarını çizdiklerini, 2035 yılında “global bir marka olmak” istediklerini vurgulamıştı. Kalaycıoğlu, 5 yıllık planları hakkında ise “Öncelikli hedefimiz kârlılığımızı da gözeterek cirosal anlamda iyi bir büyüme yakalamak. Yurt içinde bizi memnun etmeyen mağazalarımızı kapattık ve yerlerine yeni mağazalar açmaya başladık. Yeni mağazalarla büyümeye mutlaka devam edeceğiz. Yurt dışında da farklı ortaklıklarla mağazalarımızın sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Ancak her yerde mağaza açarak gereksiz riskler almak yerine e-ticareti büyüteceğiz. Bu alanda daha fazla yatırım yaparak mağazamızın bulunmadığı her yere online mağazamız ile ulaşacağız” diye konuşmuştu.  

  Necla Dalan/Vatan

5 Ocak 2016 Salı

Murat Ülker’den yeni yapılanma: Üç gruba mı ayrılacak?
Murat Ülker’in yeni yapılanma çalışmalarına ağırlık verdiği, çok yakında açıklama yapacağı öne sürüldü.
Murat Ülker’den yeni yapılanma: Üç gruba mı ayrılacak?

Godiva, Demet's, United Biscuits ve Ülker markalarının sahibi Yıldız Holding, son yıllarda yaptığı operasyonlarla global bir oyuncu haline geldi.
Holding, dört kıtada, 4 milyar tüketicinin yaşadığı bir coğrafyada faaliyet gösteriyor. 14 ülkede 77 fabrikası bulunan Holding bünyesinde 49 bin kişi istihdam ediliyor. 2015 rakamları henüz resmi olarak açıklanmadı ama konsolide cironun 20 milyar TL'nin üzerine çıkması bekleniyor.

Yıldız Holdingin patronu Murat Ülker, son dönemlerde yaptıkları açıklamalarla sık sık yeni yapılanmanın sinyallerini veriyordu.

Gıdanın her alanında olan grup son zamanlarda ana İş kolu olan atıştırmalık ve çikolatayı öne çıkarıyor, diğer alanlardaki işlerini İse fırsat buldukça satıp sektörlerinden çıkıyor. Önce süt ve süt ürünleri şirketi Ak Gıda'yı satarak bu sektörden çekildi. Kısa bir süre

önce de Çamlıca gazoz ve ColaTurka markalarının bulunduğu İçecek grubu şirketini sattı. Holding, 2015'te bu satışlarıyla gündem oldu.

Para Dergisi'nin kulis haberine göre Murat Ülker'in yeni yapılanma çalışmalarına hız vermiş ve yeni yılın ilk haftalarında bu yeni yapılanma kamuoyu ile paylaşılacakmış.

Habere göre Yıldız Holding üç ana gruba ayrılacak; Amerika merkezli Godiva ve Demet's Candy Company ayrı bir grup, İngiltere merkezli United Biscuits ayrı bir grup, Ülker markası ayrı bir grup olacak.
Perakende ve gıdanın diğer alanları İle ilgili henüz karar verilmemiş. Bunlar ya Ülker çatısı altında olacak ya da dördüncü bir grup halinde yapılandırılacak. Her grubun başına bir başkan atanacak. Grup başkanı olacak İsimler şimdilik sır gibi saklanıyor.
İTO'nun tarihi binası ne olacak?
İstanbul Ticaret Odası’na 30 yıl hizmet veren Eminönü Reşadiye acaddesindeki tarihi binadan üniversite taşındı. Yerine ne geliyor?

İTO nun tarihi binası ne olacak?

Tarihi, 25 Haziran 1876'da “Meclis-i Ticaret ve Ziraat”e kadar uzanan İstanbul Ticaret Odası, 1925 yılında 4.Vakıf Handaki binada hizmet vermeye başladı.
İTO, 1970 yılından itibaren Haliç kıyısında yaptırdığı binada hizmetlerine devam etti ve 2000 yılının Eylül ayından itibaren 21. yüzyıla yakışır teknoloji ve konforla donatılan yeni binasında; başta üyeleri olmak üzere İstanbul'a  ve ülkemize hizmet vermeye devam etti.

İTO yeni binasına taşınınca eski binada restore edilerek İstanbul Ticaret Üniversitesi'ne tahsis edildi. Üniversite 2015 yılına kadar burada eğitim verdi. Şimdi Haliç kıyısındaki görkemli bina boş halde bekliyor. Binanın bir dönem kongre ve sergi salonu olması gündeme geldi. Ancak görkemli tarihi bina şimdi girişimciler için önemli bir merkez haline geliyor.
GİRİŞİMCİLER İÇİN KÖPRÜ OLACAK
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, Eminönü’ndeki tarihi binayı Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi yapacaklarını belirterek, “Merkezimizi kısa bir süre içinde girişimcilik ekosistemimizin hizmetine sunacağız” diyor.

Çağlar, “Eminönü'nde yer alacak merkezimiz taptaze fikirler ve iş dünyası arasında bir köprü olacak. Bilhassa gençleri, genç fikir ve proje sahiplerini merkezimize bekliyoruz” şeklinde konuşuyor.
İhracat yüzde 8.7 düştü: 143 Milyar Dolara geriledi
TİM verilerine göre 2015 yılının tamamında ise 2014'e göre yüzde 8.7 kayıpla 143 milyar 730 milyon dolarlık ihracata imza atıldı.
İhracat yüzde 8.7 düştü: 143 Milyar Dolara geriledi

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre aralık ayı ihracatı 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 12 düşüşle 11 milyar 535 milyon dolar oldu. Aralık ayında en fazla ihracatı otomotiv endüstrisi bir milyar 850 milyon dolarla gerçekleştirirken, bunu hazırgiyim ve konfeksiyon ile kimyevi maddeler sektörleri takip etti.  
2015 yılının tamamında ise 2014'e göre yüzde 8.7 kayıpla 143 milyar 730 milyon dolarlık ihracata imza atıldı.
 
TİM Başkanı Büyükekşi, küresel anlamda 2015'in zor bir yıl olduğun ve dünya ticaretinin daraldığını hatırlatarak, "Tüm bu olumsuzluklara rağmen Dünya ithalatından aldığımız payı binde 9 seviyesine taşıyarak yeni bir rekor kırdık diye konuştu.
 
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2015 Aralık ayı ve son 12 aylık ihracat verilerini Ankara'da Ekonomi Bakanlığı'nda açıkladı. TİM verilerine göre aralık ayında ihracat önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 düşüşle 11 milyar 535 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aralık ayında en fazla ihracata imza atan sektörler ise sırasıyla bir milyar 850 milyon dolarla otomotiv, bir milyar 393 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon ile bir milyar 270 milyon dolarla kimyevi maddeler oldu.
 
Aralık ayında ülke gruplarına göre ihracatta ilk sırayı yüzde 46 pay ve 5 milyar 349 milyon dolar ile Avrupa Birliği, ikinci sırayı da yüzde 19 pay ve 2 milyar 132 milyon dolar ile Yakın ve Ortadoğu ülkeleri aldı. Yine aynı dönemde en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke sırasıyla Almanya, İngiltere, İtalya, ABD ve Fransa oldu. Yine bu dönemde Şili'ye yüzde 67, Sudan'a yüzde 62, Gana'ya ve Peru'ya yüzde 57 oranlarındaki yüksek ihracat artışları dikkat çekti. Diğer yandan 2015'te birçok sektörün ihracatında düşüş yaşanırken, fındık ve mamulleri sektörü yüzde 22,5 yükselişle 2 milyar 834 milyon, savunma ve havacılık sanayi de yüzde 0.5 büyümeyle bir milyar 656 milyon dolarlık ihracat rakamıyla dikkat çekti. 2015'in toplam ihracatı ise yüzde 8.7 kayıpla 143 milyar 730 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, siyasi olaylar ve çatışmaların özellikle Türkiye çevresinde büyük bir istikrarsızlık kaynağı olduğunu belirtti.

Bu yeni duruma, kısa sürede yeni stratejilerle cevap vermek zorunda kaldıklarını ifade eden Elitaş, "Dalgalar ne kadar yaman olursa olsun dümenin başında, Türkiye ekonomisi için ustalıkla gelişmeleri takip ediyor, gerekli önlemleri derhal alıyoruz" diye konuştu.
"İhracat miktar bazında arttı"
Ekonomi Bakanı Elitaş, Türkiye’nin yakın çevresinin siyasi ve ekonomik buhranına ve dünya ekonomisinin içinden geçtiği durgunluğa rağmen yakalanan 143,9 milyar dolarlık ihracat rakamının, oldukça önemli bir seviye olduğuna işaret ederek, ihracatın 2015 yılında değer bazında düşse de miktar bazında yüzde 1,5 arttığını söyledi.

Elitaş, "2015 yılında ihracatımız yüzde 8,6 gerileyerek 143,9 milyar dolar, ithalatımız ise yüzde 14,5 gerileyerek 207,1 milyar dolar oldu. Bu yıl dış ticaret açığımız yüzde 25,5 gerilerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 65,1’den yüzde 69,5’e yükseldi" diye konuştu.
En çok ihracat İstanbul'dan
Elitaş, "2015 yılında en çok ihracat yapan iller İstanbul, Bursa, İzmir, Kocaeli ve Ankara oldu" dedi.

Perakendenin en büyük 100 firması belli oldu, zirvede BİM var

Perakende dünyasını buluşturan dergi “Perapost”, araştırma şirketi CRIF’le Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük 100 perakende şirketini belirlendi. Zincir marketler, listede ilk iki sırayı paylaştı


perakendenin-en-buyuk-100-firmasi-belli-oldu-zirvede-bim-var
2014 bilançoları baz alınarak gerçekleştirilen araştırmanın ilk sırasında 14,4 milyar TL’lik satışla BİM yer aldı. Listenin ikinci sırası ise 8,1 milyar TL’lik satış rakamıyla Migros’un oldu. Listede üçüncülüğü LC Waikiki 5,5 milyar TL ile alırken; dördüncü Şok Market 3.5 milyar TL beşinci ise; 3.2 milyar TL ile Metro Grossmarket oldu. Perakende 100 listesinde yer alan şirketlerin toplam cirosu 83,4 milyar TL’ye ulaştı.

İlk 20‘nin cirosu 1 milyar TL’nin üzerinde
Listenin ilk 20’sine giren şirketlerin cirolarının 1 milyar TL ve üzeri olduğu görülüyor. Çok katlı mağazacılık sektöründe faaliyet gösteren Boyner Büyük Mağazacılık’ın (Boyner ve YKM) ise 1,6 milyar TL ciro ile 11’inci sıraya yerleştiği listede analistler, Boyner’in önümüzdeki döneme ilişkin istikrarlı büyüme potansiyeli sergilemeye devam ettiğini ifade ediyor. Giyim mağazaları Colin’s (Erk Pazarlama ve Giyim Sanayi) 16’ncı, Koton ise 20’inci sırada bulunuyor. İlk 20’deki tek yapı marketi ise Koçtaş oldu.

Teknoloji marketlerinde rekabet yoğun
Listede en sert rekabet teknoloji marketleri alanında yaşanıyor. İlk 20’de teknoloji marketleri Teknosa 7’nci, Media Markt 10’uncu ve Bimeks 13’üncü  sırada yer alıyor. Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Alan Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Burçak Gezgin, şunları söyledi: “Daha önceki yıllarda özellikle bu rekabet ortamı bazı yabancı firmaların Türkiye faaliyetlerini sonlandırmasına neden olmuştu. Sektörde her ne kadar büyüme potansiyeli devam etse de sektörün kur bazlı maliyet baskısını elimine etmekte zorlandığını söyleyebiliriz. Özellikle bu alanda faaliyet gösteren 4 büyük firmadan 2 Türk firması halka açılmış durumda, bir diğer Türk firmasının da önümüzdeki dönemde halka açılması bekleniyor. Her ne kadar yüksek kur ve rekabetçi piyasa koşulları bulunsa da sektör önümüzdeki dönemde büyüme ve yeni fırsatlar vaat ediyor.”

27 Ekim 2015 Salı

Laz patron 6 yaşındaki kızına bile şimdiden iş verdi
Laz patron 6 yaşındaki kızına bile şimdiden iş verdi
 
Lazzoni’nin patronu Yaşar Karabulut, küresel Türk mobilya markası yaratmak için kollarını sıvadı.
Lazzoni’nin patronu Yaşar Karabulut, küresel Türk mobilya markası yaratmak için kollarını sıvadı.Kararlılığını vurgulamak için ise markanın isminde de yer alan ‘Laz’ı işaret ediyor. “Laz inadım tuttu. Dünya Türk markası görsün” diyor.
Yaşar Karabulut, “Mobilya aile işidir. Dünyada da böyle. Modada da öyledir. Moda şirketleri aile olmaktan çıktı artık ama mobilya hâlâ öyle” dedi.

Türkiye’de ‘tasarım mobilya’ alanında rüştünü ispat eder etmez soluğu New York’ta alan Lazzoni markasının öyküsü de ismi de ilginç. Hem aile Laz olduğu için bu ismi tercih ediyor hem de daha önce çalıştıkları İtalyan bir tasarımcının adı Lazzoni. Markanın ismi kadar Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karabulut’un karakteri de ilginç. Neşeli ve şakacı… Sık sık Karabulut’un cevapları nedeniyle gülme molaları verilen söyleşimizde umarım Yaşar Bey’in sesini duyabilirsiniz.

Sizin dünyanın farklı ülkelerinde mağazalarınız var. Seçimler oldukça ilginç. Neden seçtiniz buülkeleri?

- Biz yüzde 25 ihracat yapan bir firmayız. Sadece New York’ta perakende gelirimiz bir milyon doları aştı. ABD’nin dışında Almanya ve Kuala Lumpur’da mağazalarımız bulunuyor. Sadece ABD mağazaları bizim. Diğerlerini bayii verdik. Bakü’de açıyoruz yakında. Beş yıl içinde ABD’de 4 mağazaya ulaşacağız. İyi bir sistem kurduk.

Sizin küreselleşme hedefiniz var.

- Hedef var ama sadece hedef de değil. İnat ettim ben. Ben kendimi üçüncü kuşak kabul ediyorum. Dördüncü kuşağa ise globalleşme hedefini verdik. Tamam ben başlattım globalleşmeyi ama asıl onlar gerçekleştirecek. Çocuklarımın önüne hedef koydum. Ben kapıyı açtım. Kalanını onlar yapacak.
6 YAŞINDAKİ KIZIMIN GÖREVİ BELLİ
Çocukların haberi var mı bundan?

- 2009’da büyük oğlanı okul bahanesiyle Amerika’ya gönderip, kurban ettim. Bayrak devri önemli. Mobilya aile işidir. Dünyada da böyle. Modada da öyledir. Ailedir işi götüren. Moda şirketleri aile olmaktan çıktı artık ama mobilya hâlâ öyle.

Diğer çocukların durum nedir?

- Büyük oğlum Efe, 27 yaşında. Endüstriyel tasarım okudu. Tasarım ve satışı bilecek o. Amerika’daki oğlum Berke de Amerika’da işletme okuyor. Altı yaşındaki kızımın bile gelecekte şirkette hangi pozisyonda çalışacağını planladım. Tasarıma bakacak o. (Gülüyor)
ÜÇ ÇOCUK YETMİYOR
Üç çocuk size yetti anlaşılan.

- Yok daha hâlâ açık pozisyonlar var şirkette. Keşke birkaç çocuğum daha olsaydı. Bir yeğenim operasyonda mesela. Akraba iyidir. Eşim mağaza açıyor örneğin. Türkiye’de toplam 12 mağaza var. Zaten bizim gibi butik, tasarım odaklı mobilya markası için öyle yüzlerce halkalı bir zincir kurmak doğru olmaz. Asla 25’i geçmeyeceğiz kendi ülkemizde. Dünyada 300 mağaza olabilir.

Markalaşma inadınıza gelirsek…

- Ben Lazım. Laz inadını bilir misiniz? Ben Laz inadı ile global Türk markası yaratma hedefi koydum. Dünya Türk markası görsün. Lazzoni Otel 5 ay önce açıldı. Onu da global marka yapacağım.

 Lazzoni ismi de Laz olmanıza mı vurgu?

- Evet. Ama bizim İtalyan bir tasarımcımız vardı. Onun adı Lazzoni’ydi. Onun iznini aldık ve dünyada tescil ettirdik. Duruma göre ismimiz Lazlıktan da gelebilir, İtalyan da olabilir. (Gülüyor)
BAŞARININ SIRRI
- Kazanmak başarı değildir. Parayı kazanma şekliniz çok önemli.
- Eğer adınız kirlenmişse, dünyanın en zengini de olsanız başarılı değilsinizdir.
- İşinizi iyi yapmak için gayret ederseniz, işiniz iyi olur. İyi iş para da getirir.
HOBİ
- Zaman bulabildiğimde spor yapıyorum. İyi bir yüzücüyüm.
- Ve iyi yemek! Yemek konusunda kim nereyi tavsiye ederse bulduğum ilk fırsatta gider denerim. Memnun kalırsam ben de tavsiye ederim. Tada, lezzete önem veririm.
PİŞMANLIK
- Pişmanlığım yok. Daha doğrusu o kadar çok yoğun çalışıyorum ki pişman olmaya vakit kalmıyor.
- Allah herkesi yaptıklarından pişman etsin, yapmadıklarından değil.
ŞANS
- Şans olmazsa
yolda bile yürüyemezsin. Şansa çok inanırım ve çok şanslı olduğumu düşünürüm.
- Şanssızlık da vardır. O da yakaladı mı bırakmaz. Hangisi gelirse teslim olacaksın. Otoparkta yer bulmak da bir şanstır. Onu referans alırım.
SOSYAL MEDYA
- Mümkün olduğu kadar takip ediyorum.
- Facebook ve Instagram’da kendi hesaplarım var ama sadece takip ediyorum. Paylaşımda bulunmuyorum. Tabii ki hesaplarım kendi ismimde değil.
SOSYAL SORUMLULUK
- Ankara Keçiören Güçsüzler Vakfı’nı babam ve amcam kurdu. Yıllarca destek verdim.
- Kişisel olarak da destek verdiğim öğrenciler var.
Hedefim Lazzoni Vakfı kurup, sektöre öğrenci yetiştirmek.
KULAĞA KÜPE
- Neyin en değerli ve neyin değersiz olduğunun ve önceliklerin belirlenmesi çok önemli.
- En değerli şey sağlıktır. Sonra zamanı iyi değerlendirmek gelir.
- Paraya asla odaklanma. İşine odaklan. Yaptığın işten keyif al.
HAYAT DENGESİ
- Hafta sonları
kesinlikle ailenindir. Özellikle pazar günleri.
- Yeni bir kararla haftada bir günü boşa çıkarmayı planlıyorum. Hafta içi bir gün… İş, hayatımda hep çok önemli bir yer kapladı, biraz denge değişsin istiyorum çünkü.
YETENEK AVI
- Yetenekli insan canlı ve hızlıdır. Gözünden, yürüyüş biçiminden, yemek yiyişinden bellidir. Ağırkanlı insanlara tahammülüm yoktur.
- Yetenek zaten çok az. Bulduğum anda kaybetmem, elimde tutarım.
DALKAVUKLUKLA MÜCADELE
- Kişiliğim çok baskın olduğu için ve yarattığım ortam buna müsaade etmediği için etrafımda zaten bu tür insanlar yoktur.
- Kültürümüzde maalesef yalakalık var ama yanında tutmazsan dalkavuk barınamaz. Siyasette ve ticarette dalkavuk çoktur. Benim üretebilme yeteneğim var.  Kimsenin beni yüceltmesine gerek duymam.


Demet Cengiz/Sözcü

Perakende ticaret güven endeksi arttı

TÜİK Ekim ayı sektörel güven endekslerini açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı sektörel güven endekslerini açıkladı. Hizmet sektörü endeksinden artış sınırlı kalırken ve perakende sektörü güven endeks yüzde 3'e yakın arttı ve inşaat sektörü güven endeksi düştü.
TÜİK'den yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi:
HİZMET SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ YÜZDE 0,1 ARTTI
Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi Eylül ayında 97,54 iken, Ekim ayında 97,63 değerine yükseldi. Hizmet sektörü güven endeksindeki bu artış; son üç aylık dönemde “hizmetlere olan talebin” arttığını değerlendiren ve gelecek üç aylık dönemde “hizmetlere olan talebin” artacağını bekleyen girişim yöneticisi sayısının artmasından kaynaklandı. Son üç aylık dönemde “iş durumunun” iyileştiğini değerlendiren girişim yöneticisi sayısı ise azaldı.
Hizmet sektöründe bir önceki aya göre; hizmetlere olan talep ve hizmetlere olan talep beklentisi endeksleri sırasıyla %0,7 ve %0,3 artarken, iş durumu endeksi %0,8 azaldı. 
PERAKENDE TİCARET SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ YÜZDE 2,7 ARTTI
Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi Ekim ayında 98,68 değerine yükseldi. Perakende ticaret sektörü güven endeksindeki bu yükselme; son üç aylık dönemde “iş hacmi-satışların” arttığını değerlendiren ve gelecek üç aylık dönemde “iş hacmi-satışların” artacağını bekleyen girişim yöneticisi sayısının artmasından kaynaklandı. “Mevcut mal stok seviyesinin” mevsim normallerinin altında olduğunu değerlendiren girişim yöneticisi sayısı ise azaldı.
Perakende ticaret sektöründe bir önceki aya göre; iş hacmi-satışlar ve iş hacmi-satışlar beklentisi endeksleri sırasıyla %1,9 ve %7,4 artarken, mevcut mal stok seviyesi endeksi %0,8 azaldı.

İNŞAAT SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ YÜZDE 0,5 AZALDI
Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi bir önceki ayda 80,42 iken, Ekim ayında 80,02 değerine düştü. İnşaat sektörü güven endeksindeki bu düşüş; “alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyinin” mevsim normallerinin üzerinde olduğunu değerlendiren girişim yöneticisi sayısının azalmasından kaynaklandı. Gelecek üç aylık dönemde “toplam çalışan sayısında” artış bekleyen girişim yöneticisi sayısı ise arttı.
İnşaat sektöründe bir önceki aya göre; alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi endeksi %4,4 azalırken, toplam çalışan sayısı beklentisi endeksi %2,1 arttı. 
 
Aziz Sancar, Nobel'den kazandığı parayı nereye bağışlayacağını açıkladı
Aziz Sancar, Nobel den kazandığı parayı nereye bağışlayacağını açıkladı
 
Bu yıl Kimya dalında Nobel Ödülü’nü kazanan 3 bilim insanından biri olan Aziz Sancar, planlarını anlattı.

Bu yıl Kimya dalında Nobel Ödülü’nü kazanan 3 bilim insanından biri olan Sancar, planlarını anlattı. Sancar, ‘ABD’deki Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz. Bu parayı o vakfa yatıracağız’ dedi.
Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel'den kazandığı para ödülünü, ABD'deki Türkevi'ne bağışlayacağını açıkladı.

"Biz Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim 66 yaşında. Biz gittikten sonra ne olacak, onun derdindeyiz" diye konuşan Sancar, "Bu parayı o vakfa yatıracağız ki Türkevi devam ettirilebilsin" şeklinde konuştu.

Milliyet gazetesinden Sema Emiroğlu'nun sorularını yanıtlayan Sancar, Nobel'i kazanmasının sürpriz olmadığını belirterek, "Büyük bir ihtimalle alacağımı söyledim. Stanford Üniversitesi Biyokimya Bölüm Başkanı’yla eskiden beri tanışırız, 4 yıl once onunla yazışıyorduk. Emekli oluyordu, tebrik ettim. Bana ‘DNA onarımında Nobel ödülü listesinin en tepesindesin’ diye bir şey söyledi. Yani ilk defa ABD’de o söylemişti. Ama sürpriz olan şu oldu. Ödülü kazanan öteki kişi Paul Modrich, o da Duke Üniversitesi’nden iyi arkadaşımdır. Yıllardır onu aday olarak koyuyorum ve adaylar içinden ondan CV istiyorum, ne için koyduğumu söyleyemiyoruz tabii. Seni bir yere aday koyacağım diyorum, CV’sini alıyorum. Fakat beni arayan soran olmadı o konuda. O bakımdan bir gün olacak diyordum ama bu yıl beklemiyordum. Bir tek o açıdan sürpriz oldu" ifadelerini kullandı.

Milliyet'teki röportaj şöyle

ABD’ye ilk geldiğinizde Türk olarak zorluk çektiniz mi, bir ayrım gördüğünüzü hissettiniz mi?

- Tabii oluyor, ama onun için Amerikalılara kızgın değilim. Mesela 40 yıldır buradayım, ama ders verirken hâlâ ağır bir Türk şivesi var. Özellikle ilk ders vermeye başladığımda öğrenciler anlamakta güçlük çekiyorlardı. Bilirsiniz, üniversitede yıl sonunda öğrencilerin doldurduğu ders değerlendirme anketi var. Hatırlıyorum, ilk geldiğim zamanlarda bir çocuk İngilizce şöyle yazmıştı: “Bence o ilk gemiyle Türkiye’ye geri gönderilmeli!” (gülüyor) Beni buraya alan bölüm başkanı, Mary Ellen Jones diye bir hanımdı. Vefat etti yıllar önce. O bana kendi çocuğundan daha çok destek verdi. Beni her türlü ödüle aday gösterdi. Belki biliyorsunuz, ‘Presidential Young Investigators Award’ (Cumhurbaşkanlığı Genç Araştırmacılar Ödülü) var. Reagan başlattı bunu. Ona adaylığımı koydu ve onu kazanmamı sağladı. Vefat ettikten sonra bir binaya onun ismini verdik.
‘Sosyal medya hesabım yok’
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Özellikle Nobel’den alacağınız para ödülünü nasıl kullanacağınız konusunda bir projeniz var mı?

- Biz Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim 66 yaşında. Biz gittikten sonra ne olacak, onun derdindeyiz. Bu parayı o vakfa yatıracağız ki Türkevi devam ettirilebilsin. Bu arada şunu da belirteyim, benim ne Facebook’um, ne de Twitter’ım var. Birisi başlatmış, onları kapatmaya çalışıyoruz.

Sosyal medyayı bundan sonra kullanmayı düşünüyor musunuz?

- Burada sosyal medya konusunda en başarılı insan, bizim üniversitemizde Zeynep Tüfekçi diye bir hanım. Belki ona bir danışırım belki bana bir akıl verir.
 
‘Senede bir geliyorum’
Sık sık Türkiye’ye gidiyor musunuz? Yazları orada mısınız genellikle?

- Senede bir gitmeye çalışıyorum.

9 Eylül’de oradaydık. İzmir’de Biomedicine and Genome Center (İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi) diye bir yer açıldı. Mehmet Öztürk onun başkanı. Ben de oradaydım. Gökhan Hotamışlıgil’le birlikte Bilimsel Danışma Kurulu’ndaydık.
  
‘Bunu bir Türk yaptı, biz de yapabiliriz’

Sizin bulunduğunuz yerde Türkiye’yle ilgili, Türk öğrencilere yardımlarınızla ilgili bir çok faaliyetleriniz var. Orada açtığınız bir Türkevi ve eşinizle birlikte kurduğunuz vakıf var. O etkinliklerinizi biraz anlatabilir misiniz?
- Orası Türk yurdu aslında. Ama öyle yüksek sayıda öğrenci alacak kadar değil, en fazla 5 kişi kalabiliyor. Orada mesela bu hafta iki yüksek lisans öğrencisi, iki tane de Türkiye’den profesör vardı. Öyle hem uzun süreli, hem de kısa süreli kalmak için gelenler orada kalıyor. Müstakil bir evdir, büyük bir bahçesi var, harika bir mutfağı var. Türk hanımları orada Türk yemeği dersi veriyorlar. Milli ve dini bayramları orada kutluyoruz. Birkaç konferans da oldu.

Türk gençlerine neler tavsiye edeceksiniz?

- Onların kitaplarda benim yaptığım buluşları görüp ‘Bunu bir Türk yaptı, biz de yapabiliriz’ demelerini. Bir de gittiğinde Amerikalı’dan saygı istiyorsan, önce kendine saygı göstereceksin. Kendine saygı demek, Türk olduğunu unutmayacaksın. Ben Türk’üm dediğinde kendinizle gurur duyacaksınız ki karşınızdaki adam da size hürmet göstersin, onu söyledim gençlere.
‘Hâlâ karıştırıyorlar’
En son BBC röportajınızda size “Türk’müsünüz?” diye sormuşlar, siz de oldukça kızmışsınız...

- Kızıyorum ona, çünkü bunlar Allah’ın gavuru, orayı karıştırdılar yüz yıl önce, hâlâ karıştırıyorlar. İngiltere’de kaç çeşit etnik grup var, ben sana soruyor muyum? ABD’de Katolik’i var, Alman’ı, İngiliz’i var. Nerelisin deyince “Amerikalı” diyor, o kadar. Onlar illa yok Kürt müsün, yok Arap mısın?

Size “Kürt müsünüz, yoksa Arap mı” diye soruldu?
- İlk sorusu oydu.
Ferit Şahenk'ten dünyada bir ilk! Yeraltına iniyor
Ferit Şahenk ten dünyada bir ilk! Yeraltına iniyor
 
Dev cruise gemilerini İstanbul'da ağırlamaya hazırlanan Salıpazarı projesi dünyada bir ilke imza atacak. Limana yapılacak körükle, yolcular terminale ulaşacak


Dev cruise gemilerini İstanbul'da ağırlamaya hazırlanan Salıpazarı projesi dünyada bir ilke imza atacak. Limana yapılacak körükle, yolcular terminale ulaşacak
Dünyanın dev gemilerini İstanbul'a çekecek Salıpazarı Liman Projesi'nin detayları belli oldu. Limana, dünyada bir ilk olacak gemi körük sistemi yapılacak. Yolcular, gemiden inen rıhtım tünelinin içine yerleştirilecek mekanik körükler vasıtasıyla terminale çıkacak. Terminal alanına rıhtım boyunca tünelle ulaşacak olan yolcular, pasaport kontrol ve gümrük işlemlerini zemin altında çözecek.
SAHİL HALKA KALACAK 
Böylece Karaköy'den Tophane'ye kadar uzanan 1.2 km'lik sahil şeridi de halkın kullanımına bırakılacak. Yerin altındaki kullanımlara, alanın üç yerinden araç rampalarıyla ulaşılacak, bu rampalar diğer katlara farklı noktalardan bağlantıyı sağlayacak. Yeni terminal eskisinin iki katından daha büyük olacak.
2018'DE HİZMETE GİRİYOR 
Binada, yüksek standartlarla planlanmış bekleme alanları, biletleme kontuarları, devlet otoriteleri için kullanım alanları, duty free dükkanları, teknik alanlar yer alacak. İnşaat çalışmalarına 2016'da başlanması planlanan projenin 2018'in son çeyreğinde tamamlanması, yeni kruvaziyer terminalinin hizmete sunulması hedefleniyor.
DEV GEMİLER YANAŞACAK
Yeni terminal ile 6 bin 200 yolcuyu bulan Allure of the Seas, Oasis of the Seas gibi dünyanın en büyük gemilerinin İstanbul'a çekilmesi hedefleniyor.
İHALE 2013'TE YAPILMIŞTI
Doğuş Holding, Özelleştirme İdaresi tarafından 16 Mayıs 2013'te gerçekleştirilen Salıpazarı Limanı İhalesi'ni 702 milyon dolar teklifle kazanarak, alanın 30 yıl süreyle işletmesini devraldı.
TRAFİK YOĞUNLUĞU AZALACAK
Terminale üç motorlu taşıt girişi yapılacak. Batı ve Doğu kapısı ana giriş-çıkış kapısı olacak. Kuzey kapısı vale olarak kullanılacak. Terminale gelen tüm araçların giriş-çıkışı farklı noktalardan sağlanarak trafik rahatlayacak.
BARCELONA'YA RAKİP
Türkiye zengin turistlerin ilgi gösterdiği kruvaziyer limanı eksikliğini bu projeyle kapatacak. Proje tamamlandığında İstanbul bu alanda dünyanın önde gelen şehirlerinden biri olan Barcelona'nın en yakın rakibi konumuna yükselecek. Dünya genelinde turizmin bu ayağından yıllık yaklaşık 30 milyar dolarlık gelir elde ediliyor. Bu gelir pastasından en fazla payı İspanya'nın Barcelona şehri alıyor. Dünya sıralamasında ilk 10'da yer alan Türkiye'ye kruvaziyer turizmiyle gelen yolcu sayısı 2 milyon civarında. Türkiye'nin Salıpazarı Liman Projesi tamamlandığında kruvaziyer turizmde dünyada ilk 3'e yükselmesi bekleniyor.
Dilek Güngör/Sabah

Kahve Festivali’nin gözdesi belli oldu

Kahve Festivali’nin gözdesi belli oldu

Tüm kahve tutkunlarını Haydarpaşa Garı’nda buluşturan İstanbul Coffee Festival’in bu yıl ki yıldızı kahve çekirdeğiyle kaplanan otomobil oldu. Ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken bu özel uygulama için 160 bin adet kahve çekirdeği kullanıldı

 
kahve-festivalinin-gozdesi-belli-oldu
 
dsm group tarafından 2’nci kez organize edilen ve Türkiye’nin lider markası Paşabahçe’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Coffee Festival, tüm kahve bileşenlerini ve kahve tutkunlarını bir araya getirmesinin yanı sıra ilginç etkinliklere sahne oluyor. Gören herkesi şaşırtan; tekerlekleri, kapıları, camları dâhil her tarafı kahve çekirdekleriyle kaplanmış olan ‘otomobil’, festivalin gözdesi oldu. 6 kişinin, 6 gün boyunca çalışıp el emeğiyle kapladıkları araba için az, orta ve çok kavrulmuş kahve çekirdekleri ile birlikte telve de kullanıldı.
Geçtiğimiz yıl Avrupa’nın en büyük ikinci kahve festivali olarak büyük bir başarıya imza atan İstanbul Coffee Festival, 25 Ekim’de son buldu. Ulusal ve uluslararası 3’üncü nesil kahve akımı temsilcilerinin tüketicilerle buluştuğu organizasyonda, her çeşit kahvenin yanı sıra resimden müziğe heykelden tasarım ürünlere kadar pek çok etkinlik de festivale renk katıyor.

Perakende dünyasının yeni lüks oyuncusu hizmete giriyor

Perakende dünyasının yeni lüks oyuncusu hizmete giriyor

Türkiye’de lüks segmentte yer alan outlet mağazacılığa yeni bir anlayış getirecek olan Style Fashion Outlet, kapılarını 24 Ekim günü Etiler Nisbetiye On Residence’da müşterilerine açacak

perakende-dunyasinin-yeni-luks-oyuncusu-hizmete-giriyor
Güçlü ortaklık yapısına sahip Style Fashion Outlet, dünyaca ünlü lüks markaların Türkiye distribütörü olan İstanbul Bijuteri Moda ve Tekstil AŞ, Ofton İnşaat Turizm ve Yatırım Ticaret AŞ, Sözbir Oteller ve Şirketler Grubu, MT Marka Proje Danışmanlığı ve İşletmeciliği AŞ, Akyol Fotoğrafçılık AŞ şirketlerinin ortak iştiraki olarak kuruldu.
Style Fashion Outlet, Türkiye’de havaalanlarında açacağı mağazalar ile perakende sektörüne yepyeni bir model getirecek. Temmuz 2015’te Bodrum Milas Havaalanı’nda açılan Style Fashion Outlet’ten beklenenin üzerinde verim aldıklarını belirten Style Fashion Outlet Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Kılıboz, “Bodrum Milas Havaalanı’ndaki Style Fashion Outlet, Türkiye’deki ilk mağazamız. Mağazamızda, satış hedefimize yüzde 90 oranında ulaştık. Şimdi de İstanbul’un en merkezi yerlerinden biri olan Etiler’de müşterilerimizle Style Fashion Outlet’i buluşturuyoruz.” dedi.

Hedef ilk yılda 8 yeni mağaza
İstanbul’un iş ve yaşam merkezi olan Etiler’deki Nisbetiye On Style Fashion Outlet mağazasının, iş ve sanat dünyası ile turistlerin uğrak yeri olması hedefleniyor. İki bin metrekarelik alandaki iki katlı Style Fashion Outlet mağazasında, 100’ün üzerinde dünyanın lüks markasından ürünler yer alacak.
Bodrum Milas Havaalanı’ndaki yüksek verim ile havaalanlarında yatırım yapmanın bir ihtiyaç olduğunu gözlemlediklerini belirten Tuna Kılıboz, “Buradan yola çıkarak 2017 sonuna kadar açacağımız mağazalarımızın noktalarını ve stratejilerini belirledik. Bu mağazalar İstanbul’da Atatürk Havaalanı, Sabiha Gökçen Havaalanı ve 3. Havaalanı, Ankara’da Esenboğa Havaalanı, İzmir’de Adnan Menderes Havaalanı, Antalya’da Antalya Havaalanı’nda açılacak. Şehir içinde açacağımız mağazalarımız Bayrampaşa ORA AVM ve Küçükyalı’da olacak. Ayrıca, 3’üncü havaalanı yolu üzerinde Göktürk Bölgesi’nde kurulacak olan outlet mağazaların yer alacağı yeni bölgede de yatırımlarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Yurt dışı atağı franchise sistemiyle gerçekleşecek
2018 sonuna kadar Antep, Kayseri, Denizli, Trabzon, Antalya, Bursa, Adana ve Mersin illerinde franchise sistemiyle mağazalar açacaklarını söyleyen Kılıboz, yurtdışında da aynı sistemle mağaza açmayı hedeflediklerini dile getirdi. Kılıboz,“Odaklandığımız yurtdışı havaalanları arasında ilk etapta Üsküp, Karadağ, Riga ve Bakü var. Tiflis’te ise şehir mağazası açacağız. Hedeflerimize 2 yılda ulaşmayı planlıyoruz.” dedi.
Yatırım bütçesi hakkında bilgi veren Kılıboz, 2015-2016 yılındaki ürün alımı ve dekorasyon için yapacakları yatırım miktarının toplam 10 milyon TL, 2018 sonuna kadar ise 30 milyon TL olacağını dile getirdi.
Style Fashion Outlet’in farkını ve Türkiye’ye getireceği yenilikleri aktaran Style Fashion Outlet Yönetim Kurulu Üyesi Mine Tozlu, “Hali hazırda Türkiye’de uygulanan sezon sonunda elde kalan ürünlerin müşteriye sunulması şeklindeki outlet anlayışından farklı bir outlet anlayışımız var. Bizim getirdiğimiz gerçek outlet anlayışıyla birlikte müşterilerimiz markaların koleksiyonlarına daha kolay ulaşacak; böylelikle de herkes lüks marka giyebilecek. Stratejimiz doğrultusunda düşük fiyat, geniş ürün yelpazesi, uzun vadede dört mevsime ait ürün satışı ve yan hizmetlerle tüketicilerin yanında olacağız.” dedi.

Türkiye distribütörlüğü yaptığımız markalar;
Versace Jeans-Versace Collection-Trussardi Jeans-Tru Trussardi-Iceberg-Tosca Blu-Galliano-GF Ferre-CNC- Gattinoni-Roberto Cavalli Class-La Martina-Piquadro-Rocco Barocco- Versace Home-Cavalli Home-Marina Yachting-Blu Marine-Blu Girl-Alberto Guardini-Frankie Morello-Fratelli Rossetti Flexa-Colmar-Henry Cottons-Alpha Industries-Perlanicci- ReFractory-Maano.

Ürün tedarik ettiğimiz markalar;
D&G-Dior-Prada-Moschino-Hermes-Etro-Paul&Shark-Givenchy-Jean Paul Gaultier-Yves Saint Lauren-Lanvin-Cesare Paciotti-Ermanno Scervino-Dolce Gabbana-Marc Jacobs-Miu Miu-Bvlgari-Marc by marc jacobs-Red Valentino-Kenzo-Chloe-Cerruti 1881-Baldinini- Valentino Garavani-Laura Biogiotti -Leonard-Nina Ricci-Hogan-Diesel-Jacob Cohen-Enrico Coveni -Byblos –Genny-CK Jeans-Guiseppe Zanotti-Harmond&Blaine-Carven-Just Cavalli-Hugo Boss-Guy Laroche-Stella Mc Cartney-U Blancioni-Toms-Hunter-Moncleir-Armani Junior-DKNY-Issey Miyake-Michael Kors.

23 Aralık 2013 Pazartesi

''Yeni Şafak yazarı 1 milyon dolar rüşvet istedi"

 Yeni Şafak yazarı 1 milyon dolar rüşvet istedi
 
Yolsuzluk operasyonunun en kilit ismi olan Rıza Sarraf, Yenişafak Gazetesi ekonomi yazarının 1 milyon dolar rüşvet istediğini söyledi.

İstanbul Adalet Sarayı’na polisteki sorguları tamamlandıktan sonra önceki gün getirilen İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve işadamı Reza Sarrab’ın (Rıza Sarraf) da aralarında bulunduğu 16 kişi dün tutuklandı.

İşte Rıza Sarraf’ın ifadesi :
HAYIR KURULUŞLARINA BAĞIŞTA BULUNUYORUM
“2012 yılında 20 milyar dolar TL’lik altın ihracatı yaptığımı tahmin ediyorum. Aşağı yukarı rakam bu şekildedir. Zaten altın işini yapan biriyim. Müşterimiz bana telefon açtı ve Gana’dan 1.5 ton ithal altını Türkiye’ye gönderebileceğini söyledi. Ben önce buna ihtimal vermedim. Ancak güvendiğim bir müşterim olduğu için kabul ettim. Bugün yapılan savunmalardan birisi Duru Döviz isimli işyerinin bana ait olduğunu söyledi. Fakat buranın mülkiyeti bana aittir. Söz konusu şirket orada kiracıdır. Ben de bu müşterimin duru dövize yönlendirdim. Çünkü Duru Döviz’in ithalat yetkisi vardır. Altın borsasına kayıtlı olduğu içindir. Evraklar hazır dediler. Müşterimi ikaz ettim. Müşterimin ismi B.Z.’dir. Zaten benim her gün 1 ton altın ihracatım oluyordu. ULS Hava Yolları ile bu altınlar Türkiye’ye geldi. Evraklarda eksiklik olduğu bana bildirilince R…Bey isimli yanımda çalışan kişi genelde Çin’deki işleri takip eder. O sıralarda da Türkiye’ye gelmişti.
“ALTIN İHRACAT İŞİMİZLE İLGİLENEN BİRİSİYDİ..”
Kendisi bizim altın ihracat işimizle ilgilenen birisi olduğu için bu konuyla ilgilenmesini istedim. O da bunu araştırdığında konşimento ve manifesto ve airwaybe isimli belgeler olmadığını öğrenmiş çok teferruatını bilmiyorum. Birkaç sonra bana ulaştılar. Evrak Gana’dan gelmemiş. ULS Taşımacılık bu evrakları getirmemiş ayrıca gelen belgelerde de uçaktaki eşyanın kıymetli maden yerine değersiz maden olarak yazıldığını öğrendiğimiz üzerine Duru Döviz’den bu mailin kendisine ait olmadığına ve herhangi bir hak talep edilmeyeceğine dair Duru Döviz’den noter belgesi istendi. Sahibi de bu belgeyi alıp teslim etti. Altın ihracatı ve ithalatında herhangi bir KDV ve vergi yoktur. Böyle bir durumda nasıl kaçakçılık olur?
AMAÇ ABD AMBARGOSUNU KIRMAK!
Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Ancak Amerikan ambargosu nedeni ile bu ticareti bu tarihten sonra Halkbank yolu ile yapamaz duruma geldik. Biz de bu ticareti gıda ticareti yolu ile yaptık. Tüm işlerimizi hukuka uygun bir şekilde yaptık. Herhangi bir sahtecilik işine girmedik. Alıcı ve gönderici bellidir. Kayıtlar da bellidir. 1986 yılından beri Türkiye’deyim. Türkiye vatandaşlına 2006 veya 2007 yılında geçtim. Eniştem ve ablam da Türk vatandaşıdır. Bir tek ağabeyim geçmemişti.
İÇİŞLERİ BAKANI YOL YORDAM ÖĞRETMİŞ!
Ben ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için yol yordamı öğrenmek amacıyla bakan Muammer Bey’den sordum. O da bana yasal yolları izah etti. Normal prosedür ile Türk vatandaşlığına geçti. Bunun karşılığında hiçbir menfaat söz konusu değildir. Hatta vatandaşlık işlemi normal süremsi gereken süreçten çok daha uzun sürdü. Bakanlar Kurulu’nun hepsinin onayının da gerektiği de dikkatinize sunuyorum. Hatta son imza olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın da imzası gerekiyor. Tapeleri kesmişler, asıl lazım olanları koymamışlar.
“EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISINDAN TEHDİT ALDIM”
Ben bir emniyet müdür yardımcısından tehdit aldım. Bu kişi O.İ.’dir. Kendisi benden 1 milyon dolar para talep ediyordu. Gayrettepe’ye gittim. Suç duyurusunda bulundu. Maalesef bu konular tapelere girmemiştir. Hala bu konuda suç duyururu devam ediyor. Normal prosedür gereği disipline sevk edilmiş kimseye bunun için beden ödemedim. Talepte bulunmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Hatta bugüne kadar görevden ihraç edilmemesine hayretle izliyorum. Sarkuysan A.Ş.’de hisse senedim vardı. Genel kurul yapılacaktı. A.M. isimli kişi bana “Usulsüz şeyler var gel yönetime girelim” dedi. Ben de araştırdığımda o dönemki başkanın 40 yıllık başkan olduğunu ve de istediği şekilde asıl komiserlerin gelmediği halde yönlendirme yaptığını öğrenince ben de sayın bakanla sadece usule uygun olarak komiserin gelmesi için ricada bulundum. Bundan ne tür suç var anlayamadım. Herhangi bir rüşvet vermedim. Emniyet şeridi kullanmak için hiçbir yere başvurmadım. Aldığım tehditlerden şirketimin yapmış olduğu cirolardan dolayı İstanbul Valiliği’ne koruma talebinde bulundum. Uygun görüldü ve verildi.
“SOYADI "K" OLAN YENİŞAFAK YAZARI 1 MİLYON DOLAR RÜŞVET İSTEDİ”
Yenişafak Gazetesi’nden beni aradılar. İran’a 87 milyar euro ihracat yaptığım ve kara para akladığımı sorduklarında bu konuda yorum yapmayacağımı avukatlarımın buna cevap vereceğini söyledim. Avukat H.K. isimli kişi bana bu haberi metnini getirdi ve de Yenişafak Gazetesi’nde ekonomi yazarı olduğunu söyledi. Soyadının K. olması lazım. Eğer bu parayı yani 1 milyon doları vermezsem bu haberi yayınlayacaklarını söylediler. Buna dair elimde ses kayıtları da mevcuttur. Mahkemeye sunabilirim. Telefon görüşmeleri de mevcuttur. El konulan telefonu da bu kayıt şu anda mevcuttur. İncelenebilir. Çok ilginçtir ki bana ait tapelerde bu haberlerin arkasında O.İ.’nin olduğunu ve kendi konuşmaları olduğu ortadadır. Bunlar tape kayıtlarında vardır. Yenişafak’ta konuşmuş. Sonra Bugün Gazetesi’yle konuşmuş. Bunlar bahsi geçen telefonda kayıtlıdır. Daha doğrusu telefonda benden 1 milyon dolar isteme hususu kayıtlıdır. Diğerleri ise tapelere yansıyan kayıtlarda bellidir. Bu hususu bu kişi bakanlıkların isimleri de yazılarında zikrettiklerinde Ankara’ya gittiklerinde bakan Mehmet Şimşek Bey’le görüştüm. Hatta bir fotokopisini de sayın bakanımız Mehmet Şimşek’e bıraktım. O da bana polisi ilgilendiren bir mevzu olduğu için İçişleri Bakanlığı’na git dedi.Ben de İçişleri Bakanımız Muammer Güler Bey’e durumu izah ettim. Kaydı dinlettirdim. Takdirine bıraktım. Sonucunda ne oldu bilemiyorum.
KAYITLARI EGEMEN BAĞIŞ’A VERDİM!
Kendilerinin Yenişafak Gazetesi’ni arayıp aramadıklarını bilemiyorum. Hatta aynı konuyla ilgili belgelerin yani haber belgesinin suretinin ve ses kaydının Egemen Bağış Bey’e de verdim. Hatta hatırlamadığım diğer kişilere de vermiş olabilirim. Şimdi ki hava işlemlerimin kolaylaşması için kimseye para vermedim. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Çünkü Çin’deki şirketler bana ait değil. Ben sadece Çin’deki şirketlerin müşterisiyim. Oradaki işlemlerin nezareti içinde R.B.Bey’i ve daha fazla para kazanıp borçlarını ödeyebilmesi için Çin’e yönlendirdim. Rüçhan kendisi orada işlerinin başındadır. R. bana bağlı olarak çalışıyor. Kendisi de oradaki işlemlerden para alıyor. Benim okuduğunuz adli ve istihbarı çalışma yapılıp yapılmadığı konusundaki zorunuzla ilgili hiçbir bilgim yoktur. Bunlar için Muammer Güler bey’e veya oğlu Barış Güler’e herhangi bir para vermedim. R. Bey’in elde ettiği primlerden bana 200 bin dolar para verdi. Bunların da kayıtları tape kayıtlarında vardır. Ben de bunu Barış Güler beyefendiye verdim. Çünkü R.Bey’in Barış Bey’e borcu vardı. Daha önce Barış Bey bu konuyla alakalı olarak benimle görüştü. R. Bey’le konuştuktan sonra Barış Bey ile görüştüm. Teyidini aldıktan sonra bu şekilde davrandım. Tape kayıtlarında da bu konu bellidir. Hatta tape kayıtlarında okunur ise bütün borçlarını bu şekilde yavaş yavaş ödemesini tavsiye ettim.
BANKALAR ALİ BABACAN’A BAĞLI
İran’ın Türkiye’deki rezervlerinin altın ihracatı yöntemi ile çıkarılmasına yol verilmesi karşılığında Halk Bankası’ndaki İran parasını 0.05′ini rüşvet olarak Zafer Çağlayan’a ödenmesi hususu söz konusu değildir. Biz sadece Halk Bankası’nın resmi komisyonlarını ödüyorduk. Zaten Zafer Çağlayan’ın Halk Bankası ile ilgilisi yoktur. Tüm bankalar Bakan Ali Babacan’a bağlıdır. Bu konuyla alakalı kimseye rüşvet ödemedim. Gıda ve ilaç ticareti amacıyla da rüşvet ödemesi yapmadım. 6 Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Benim Dışımda bu işi yapan birçok kimse vardı. Sadece
Halk Bankası’nın almış olduğu resmi komisyonlar vardır. Bunun dışında kimseye rüşvet veya komisyon vermedim. Halk Bankası’nı araştırmanız halinde benden çok daha fazla miktarda ilaç ve gıda ticaretini İran ile yapan kişi ve şirketlerin olduğunu göreceksiniz. Bu durum bana verilmiş herhangi bir herhangi bir imtiyaz değildir. Uçaktaki altını Gana’ya geri gönderilmesi olayıyla ilgili hiç kimseye para ödemesi yapmadım. Ben sayın bakanımı normal resmi telefondan aradım. Durumu izah ettim. Bunun menşeine iade edilmesi hususunda yardımcı olup olamayacağını sordum. O. Bey de tapeler incelendiğinde Dubai’ye değildi geldiği ülkeye geri gönderilmesi talebinde bulunduğu görülecektir. Ekonomi Bakanı’nın özel kalemleri benim şahsi menfaatlerim için herhangi bir iş yapmamışlardır. Ben Zafer Çağlayan’a hiç para vermedim. Benim birebir tabir edilen herhangi bir telefonum yoktur. Üç tane telefonum var. Üçüne de savcılık el koydu. Evimdeki aramada da herhangi bir telefon bulunamadı. Ben O.Bey’i hiçbir zaman sekreterim olarak kullanmadım. Bu haddim değildir. Bu ekonomi bakanımızın özel kalem müdürüdür. Sadece bakanımızla görüşme ihtiyacı olduğunda randevu ayarlaması için yapmış olduğum görüşmelerdir. İran’da Credit İnstitiut isimli bir banka vardır. Bu bankanın Dubai’de CAG isimli bankaya bağlı bir şirket vardır. Sorduğunuz bu harflerin Zafer Çağlayan ile hiçbir alakası yoktur.
HALBANK İDDİALARI!
Süleyman Aslan isimli sayın genel müdürüme de herhangi bir rüşvet, komisyon vermedim. Zafer Çağlayan için söylediklerim sayın genel müdürüm içinde geçerlidir. İran ile Türkiye ticareti için çok emek veren bir insandır. Ben birçok hayır kuruluşlarına bağışta bulunuyorum. Kendisine bir okul yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisinin okuduğu Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi’ni yaptırabileceğimi söyledi. Kendisi benden birkaç gün süre istedi. Bununla ilgili araştırma ve inceleme yapacağını söyledi. Gerekli girişimlerdi bulundu. İnşallah Allah nasip ederse bu okulu da yaptıracağız. Yine kendisinin bahsettiği gibi Balkan Üniversitesi’ne destek amacı ile bağışta bulundum.
500 bin Euro’yu kendi hesabımdan gönderdim. Bu bütün resmi kayıtlarım da vardır. 1 milyon Euro’da kendisine yollaması için verdim. Çünkü biz ikincisini yolladığımız zaman iade oldu. Yoksa ben kendim yollardım. Ben hiç kimseye komisyon ödemedim. Süleyman Aslan’a da bir ödeme yapmadım. Ben Egemen Bağış’a da ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için ve diğer işlemler için komisyon veya rüşvet vermiş değilim. Bu suçlamaları da samimi bulmuyorum. Neredeyse bütün kabineye kişi başı 500 bin verdiğimi iddia edecekler.
ZAFER ÇAĞLAYAN EVİMİZE GELMİŞTİ!
Zafer Çağlayan bey bir keresinde bizim eve gelmişti. Evde yeni aldığımız piyanoyu görünce merak etti sordu. Ben kendisine U. beyin telefonunu verdim. O da yerini söylemiş. Ödemeleri de kendileri yapmışlar. Benim ödemem söz konusu değildir. Benim böbrek üstümde tümörüm vardır. Kanser teşhisi konuldu. Bu 4 günlük süreç içerisinde Haseki’ye sevk edildim. 4 gün içinde bunun 1 cm büyüdüğü anlaşıldı. Benim buna acilen müdahale ettirip kemoterapi sürecine başlamam gerekiyor. Bununla alakalı da bütün raporlarım var. Haseki’de de teşhisi konuldu” dedi.



Yalçın Bel/Sözcü

Camide rüşvet veren müteahhit kim?

19 Şubat 2013 Salı

Google kendi mağazalarını açacak !

 
Müşterilerini ürünleri ile buluşturmak için harekete geçen Google, kendi ürünlerini satacağı mağazaları açmak için harekete geçti. İlk etapta ABD’nin büyük şehirlerinde açılacak olan mağazaların yılsonuna yetişmesi bekleniyor
ABD’de ürünlerini online olarak satan ve diğer (online ve offline) mağazalara göre büyük fiyat avantajları sunan Google, bu avantajı ülke genelinde açacağı mağazalarda da sunmak istiyor. Bunun yanında şirket kullanıcıların satın almaya karar vermeden önce Google ürünlerini deneyimlemesini istiyor. 9to5Google’ın haberine göre yılsonuna kadar açılması planlanan Google Store’larda sadece Google imzalı ürünler satılacak. Nexus serisinden tablet ve akıllı telefonların dışında Google’ın Chromebook isimli ekonomik diz üstü bilgisayarları da bulunuyor.
 
Önemli rakipleri var
Google’ın cihaz tarafındaki en büyük rakiplerinden Apple ve Microsoft ülke genelinde geniş bir mağaza ağına sahip. Apple’ın bu yıl içerisinde Türkiye’deki ilk mağazasını da açması bekleniyor. Apple kadar çok olmasa da Google’ın bir mağazayı dolduracak kadar ürünü bulunuyor. Nexus serisinden iki tablet ve (eski ürünler haricinde) bir akıllı telefonu bulunan şirket Chromebook markasını da ekleyerek Google şıklığında sade mağazalar ile müşterilerinin karşısına çıkacak. Bunun yanında Apple mağazalarında olduğu gibi destekleyici yan ürünlerin de satılması planlanıyor.

Google’ın hali hazırda ABD’de Best Buy, Birleşik Krallık’ta PCWorld/Dixon mağazalarında özel bölümleri bulunuyor. Ancak uzmanlar tarafından Chromebook’un tanıtıldığı bu mağazalarda satış gerçekleşmiyor.

11 Ocak 2013 Cuma

Crispino markasını kim satın aldı ?

Crispino markasını kim satın aldı?
2003 yılında Malatyalı işadamı Yunus Akdaş tarafından kurulan Crispino'yu kim satın aldı?

Erkek giyim markası Crispino, bir dönem hızlı büyümesiyle gündemdeydi. 2003 yılında Malatyalı işadamı Yunus Akdaş tarafından kurulan Crispino Akdaş Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde yer alıyordu.
Akdaş Hazır Giyim; 2005 ve 2006 yıllarında gerek yurtiçi gerekse yurtdışında peş peşe mağazalar açmıştı. 20’si yurtdışında olmak üzere 100 mağazaya, 70 milyon doların üzerinde de ciroya ulaşılmıştı.
Markanın 2010 yılında yayınlanan reklam filmlerinde ekranların fenomen dizisi Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı Necati Şaşmaz ve ünlü manken Nefise Karatay’ı oynamıştı. Hatta reklamla ilgili anlaşmazlık çıkmış, Pana Film ile Akdaş Hazır Giyim mahkemelik olmuştu...
Şirketin kurucusu Yunus Akdaş, 2007 yılında hazır giyim sektöründen çıkarak hem şirketi hem markayı yeğenlerine devretmişti. Akdaş, bu tarihten itibaren daha çok inşaat işlerine odaklanmıştı...
Akdaş Hazır Giyim, Yusuf, Mustafa ve Ali Akdaş kardeşler tarafından yönetilirken 2011 yılında sıkıntıya girmiş. Bu tarihten itibaren de iflas davalarıyla boğuşmaya başlamış. Peş peşe mağazalar kapatılmış. Nihayetinde mahkemeler şirketin iflasına karar vermiş. Bu sıkıntılı süreç devam ederken Akdaş kardeşler, Crispino markasının isim haklarını Tuncelili işadamı, Gültekinler Group’un sahibi Ali Rıza Gültekin’e satmış. Şu anda Crispino 15 konsept mağazasıyla varlığını sürdürüyor.






Para Dergisi

5 Aralık 2012 Çarşamba

Bir AB ülkesi daha iflasını istedi!

Bir AB ülkesi daha iflasını istedi!
Avrupa Birliği'nde yaşanan ekonomik krizde bir ülke daha iflas ettiğini açıkladı


Rum ekonomisinin bankacılık sektörü nedeniyle yıkıma uğradığını ve iflas noktasına geldiğini belirten Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Hristofyas, acı reçeteyi içi kan ağlayarak kabul ettiğini medya aracılığıyla ilan etti.
Rum lider Hristofyas, içinde bulundukları ekonomik krizin etkilerinin, 1974’teki Yunan cuntasının darbesi ve ardından gelen Barış Harekatı dönemine benzetti.
Hristofyas, Yunanistan'daki kriz sırasında verdikleri desteğin ekonomilerinde yıkıma neden olduğunu söyledi.
Rum ekonomisinin bankacılık sektörü nedeniyle yıkıma uğradığını ve iflas noktasına geldiğini belirten Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Hristofyas, IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan kredi paketini imzalamaktan başka çare kalmadığını açıkladı.
Medya aracılığıyla halka seslenen Hristofyas, Yunanistan’daki kriz sırasında verdikleri desteğin ekonomide yıkıma neden olduğunu belirterek bugünkü koşulların 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki dönem kadar kötü olduğunu söyledi.
Hristofyas, “1974’te yurdumuz tamamen yıkıma uğradığında, o gün gibi birlik içinde olursak, zorlukları aşabiliriz. Hepimizin çabasıyla bir kaç yıl içinde ülkemizi yeniden inşa etmiş ve ekonomimizi ayağa kaldırmayı başarmıştık, şimdi de aynı sorumlulukta elele verirsek bir mucize daha yaratabiliriz” dedi.
'MİLYARLARCA EURO ZARAR ETTİK'
Yunanistan’daki banka krizinden etkilendiklerini anlatan Rum lider, gerek Rum merkez bankasının gerekse Kıbrıs’taki bankacıların yanlış kararları yüzünden sektörün iflas ettiğini ve milyarlarca Euro zarara uğradıklarını söyledi.

'YARDIM İÇİN AB'YE BAŞVURDUK'
Krizden çıkış için gerekli olan yaklaşık 17 milyar Euro için finans kaynakları aradıklarını ancak başarılı olamdıklarını anlatan Hristofyas, Avrupa Birliği destek mekanizmasına başvurmak zorunda kaldıklarını, IMF, dünya bankası ve Avrupa Birliği’nden kurulu Troyka ile 11 buçuk milyar Euro borç alınması konusunda uzlaştıklarını belirtti.

Yunanistan’daki banka krizi sırasında Rum bankalarının 4 milyar Euro’luk Yunan tahvili satın aldığına işaret eden Hristofyas, ekonomiyi batma noktasına getiren darbeninse Rum Merkez Bankası'ndan geldiğini açıkladı.
Hristofyas “Rum bankalarının Yunan tahvillerine 4 milyar Euro'luk yatırımının yanı sıra Merkez Bankası eski Başkanı’nın onayıyla Yunanistan’daki Marfin Egnatia Bankası’nın Rum bankası haline dönüştürülmesiyle ekonomimiz bir o kadar daha zarar gördü. Bankaların Yunanistan’a verdiği ve geri alamadığı kredilerin yol açtığı kayıplar da vardır. Tüm bu büyük bedeli maalesef Rum devleti karşılamakla yükümlüdür” dedi.
BİRLİK ÇAĞRISI
Halka birlik çağrısı yapan Hristofyas, ilk etapta alınacak 11.5 milyar euroluk borçtan ve yüksek faizden ötürü başta emekliler ve düşük gelir grupları olmak üzere ülkedeki herkesin büyük sıkıntılar yaşayacağını söyledi. Halka seslenen Rum lider panik ve umutsuzluğun ekonomide dağınıklığa ve toplumsal parçalanmaya yol açağı uyarısında da bulundu.

4 Aralık 2012 Salı

Starbucks elektrik prizlerini kaldırıyor

Dünyanın en büyük perakende kahve zinciri Starbucks, New York’taki kalabalık şubelerindeki elektrik prizlerinin tamamını kaldıracağını duyurdu. Böylece, özellikle Manhattan bölgesindeki yoğun şubelerde, sabahtan akşama kadar laptop’uyla masa işgal eden müşterilerinden kurtulup, kısa süreli kahve zevki yaşamak isteyenlere yer açılacak

Starbucks, öteden beri kafede sörf yapmaya meraklı müşterilerin gözde mekanı. Ancak ücretsiz wifi hizmetinin başlamasıyla tablet ya da dizüstü bilgisayarı ile gelen “avareler” bir kahve içip masalardan kalkmaz oldu. Kirası yüksek Manhattan şubelerinde işleri artırmak isteyen Starbucks’ın bu kararına tepki de var destek de...

ZdNet dergisi, “Müşterilerin hiç alışveriş yapamadan saatlerce masa işgal etmesi ne kadar yanlışsa, müşterilerin elektriğini kesmek de kafe zinciri açısından yanlış” diye bir haber yaptı. “Evet, bu karar kesinlikle adil” diye yazan The Stir yazarı Kim Conte, Bu kararı almakta niye bu kadar geciktiler ki? Her ne kadar ben de sürekli laptopuyla Starbucks’ları dolaşan biri olsam da, karar çok mantıklı” dedi.
“Burası bir kafe, home-ofis değil”
Starbucks sözcüsü Alan Horowitz ise şu açıklamayı yaptı: “Müşterilerimiz, kahvelerini ve pastalarını satın alıyor ancak oturacak yer yok. Bu yeni politika özellikle yoğun şubelerimizin işlerini artırıp, Müşterilerimizin çoğunu sevindirecektir. Kafemizi, ‘home-office’ sanan düşüncesiz bazı müşterilerimizin de biraz canının sıkılması normal.”





Kaynak: Hürriyet

29 Kasım 2012 Perşembe

Okul kıyafetlerine getirilen serbestlik uygulaması...

Giyimin patronları serbest kıyafet uygulamasına ne diyor?

Okul kıyafetlerine getirilen serbestlik uygulamasına giyim sektöründe önde gelen markaları temsil eden isimler temkinli yaklaşıyor



İşadamlarının gündeminde ‘serbest kıyafet’ uygulamasına geçiş var. “Tamam, tek tip olmasın ama gelir düzeyini de düşünmek lazım” sözleri, görüşüne başvurulan isimlerin ortak endişe kaynağının merkezine oturdu. İş dünyasının konuyla ilgili görüşleri şu yönde oldu...
Çocukların yeni gündemi: Marka rekabeti
Mustafa Taviloğlu
Mudo

“Her şeyin serbestliği önemli ama kime nasıl tesir eder bilemem. Kalıplaşmanın ne kadar yararı var onu da bilemem. Bu karar uygulanacaksa ailelerin farkındalık içinde olması lazım. Çocuklar arasında oluşacak rekabete ailelerin izin vermemesi lazım”
Füsun Çevikel Kuran
Stefanel

“Serbest giyim uygulamasını duyunca inanın gözlerim doldu. Çok çok üzüldüm. Çocuklar tek tip forma giyince gururları kırılmıyor. Bahsedilen uygulamanın çocukların gururun kırılmasına yol açacağına inanıyorum.”

Atilla Özkul
Deichmann
“Serbest giyim uygulaması yurt dışında olan bir uygulama. Ben de bu şekilde okudum. Ama tabii de avantajı da var dezavantajı da. Marka dünyasında çocuklar büyük bir rekabet içinde. Gelir farklılıkları bu konuda sıkıntı yaratabilir. Aileler de çocuklar da zorlanabilir.”
Tahsin Özlenir
Özlenir Tekstil

“Duruma ticari bakıldığında doğru ve yararlı... Ama bu uygulama ile sosyal farklılıklar göze batacak. Çocuklar kötü hissedecek ve durum ailede baskı oluşturacak.”
“İşimize yarar ama doğru değil”
Gülden Yılmaz
Koton

“Türkiye için doğru bir uygulama değil. Evet, biz perakendecilerin işine yarar mı? Yarar. Tamam, tek tip uygulaması olmasın ama biraz daha serbestleştirilebilir. Mesela üç renkli ceket, üç renkli etek ve gömlek uygulaması getirilebilir. Böylece çocuklar farklı kombin yaratabilir. Ancak tamamen serbest giyim Türkiye’nin sosyoekonomik durumuna uygun değil, bu kararın geri döneceğini düşünüyorum.”
“Burslu öğrenci göze çarpacak”
Yalçın Ayaydın
İpekyol

“Okul kıyafetlerinden ciro artışı beklentimiz yok. Gençler zaten alışveriş yapıyorlar. Eğitim ve öğretim için yanlış bir karar. Parası olan var olmayan var. Zengin, fakir göz önüne çıkmıyordu. Şimdi çıkacak. Aileler ciddi sıkıntı yaşayacak. Allah annelere kolaylık versin. Çocukların ne giyeceği sabahları sıkıntı olacak. Paralı okullarda burslu okuyan öğrenciler var. Onların psikolojisi etkilenecektir. Milli Eğitim Bakanlığı bu durumu düşünmeli.”
“Konu tek tipse Milli Takım serbest giysin”
Sinan Öncel
Twigy

“Serbest giyimi desteklemiyorum. Artık çocuklarımız sabah ne giyecek diye düşünmeye başlayacağız. Kızım her gün farklı bir şey giymek isteyecek. Çocuklar arasında rekabet başlayacaktır. Ailelerde sıkıntı yaratacaktır. Konu tek tip kıyafet konusuysa o zaman Milli Takım da tek tip forma ile maçlara çıkmasın. Tamam, tek tip olmasın ama gelir düzeylerini de düşünmek lazım. “








Kaynak: Eylem Türk / Milliyet

12 Kasım 2012 Pazartesi

IPRA Altın Küre Ödülleri sahiplerini buldu

 

Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği (IPRA) tarafından 1991 yılından bu yana düzenlenen “Altın Küre Ödülleri” GWA (Golden World Awards) ödül töreni ikinci kez İstanbul’da yapıldı
 
Bu yıl 21’si kutlanan halkla ilişkiler ödülü “Altın Küre Ödülleri” GWA, geçtiğimiz günlerde Four Seasons Hotel Sultanahmet’te çok sayıda uluslararası katılımcının ve Türk PR sektörünün katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle sahiplerini buldu.

IPRA’nın, dünyanın dört bir yanından gelen halkla ilişkiler uzmanı üyesine İstanbul ikinci kez ev sahipliği yapmış oldu. Ayrıca IPRA’nın yıllık yönetim kurulu toplantısı da tüm IPRA Yönetim Kurulu üyelerinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti.
Toplamda 31 ödülün verildiği tören kapsamında, yarışmaya katılan Türk şirketlerinden Türk Telekom çevre, Akmerkez Alışveriş Merkezi var olan bir ürünün tüketici halkla ilişkileri, Forum Kayseri etkinlik yönetimi, Vodafone Türkiye de sosyal medya halkla ilişkileri kategorilerinde ödüle layık görüldüler. Turkcell de Birleşmiş Milletler Özel Ödülü sahibi oldu.
IPRA Altın Küre Ödülleri GWA jürisi tarafından verilen “Büyük Ödül”ü Sırbistan İstatistik Ofisi “Census is note for the future! Take your part” adlı projesiyle kazandı. Tanınmış halkla ilişkiler ajanslarından Edelman ABD 3 farklı projesiyle ve Weber Shandwick ise Çin, Hollanda ve ABD gibi 3 ülkeden 3 farklı projesiyle aldıkları ödüllerle geceye damgalarını vurdular. Geceye THY ve Eresin Hotels&Resorts hizmet sponsoru oldular.

Günlük konut’ta büyük vurgun

‘Günlük konut’ta büyük vurgun
Türkiye’de sayıları 25 bine ulaşan kaçak işletmelerden devletin vergi kaybı büyük.

Mesken olmasına rağmen ticari işletme gibi kullanılan ‘günlük kiralık evler’ mantar gibi çoğalıyor. Türkiye’de sayıları 25 bine ulaşan bu tür kaçak işletmelerden devletin vergi kaybı büyük.
Son dönemlerde başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde sayısı hızla artan günlük kiralık evler otellerle yarışır hale geldi. Türkiye genelinde sayılarının 25 bin civarında olduğu tahmin edilen ve günlük 50 ila 5.000 TL arasında değişen fiyatlarla kiralanan bu evlere talep ise oldukça yüksek. Yurt dışından gelen turistlerin konaklamasından öğrenci partilerine, iş gezilerinden tatil konaklamalarına ve sayamadığımız birçok nedenle büyük ilgi gören bu evler, mesken olarak gözüktüğü için vergiden de sıyrılıyor.
Adeta bir otel gibi çalışan ve ticari işletme statüsünde olmasına rağmen mesken görülen daireler daha çok toplu konutlarda yer alıyor. Bir dairenin günlük ortalama 100 liradan ve ayda 20 gün kiraya verildiği düşünüldüğünde aylık getirisi 2.000 TL’ye tekabül ediyor. Türkiye genelindeki 25 bin günlük kiralık daire dikkate alındığında ise 50 milyon liralık bir ekonomi ortaya çıkıyor. Bu rakamlar kaçak verginin boyutunu daha net gözler önüne seriyor.
‘Özel Usulsüzlük Cezası’ var
Konuyla ilgili görüşünü aldığımız Serbest Mali Müşavir Nedim Yılmaz, konut olarak görülen ancak ticari işletme gibi çalıştırılan bu tür yerlerin mükkelefiyet kaydı gerektirdiğini söyledi. Bu tür işletmelerin fatura kesme zorunluluğu olduğunu belirten Yılmaz “Korsan otel olarak belirtebileceğimiz bu kaçak işletmelerin tespiti halinde ki bu da idarenin tespit ettiği yıla dönük KDV, Muhtasar, Geçici Vergi ve Yıllık Gelir Vergisi Beyannameleri’nin verilmesini gerektirir, ‘Özel Usulsüzlük Cezası’ ile karşılaşılması söz konusu olur” diye konuştu.
Ticari kurum, işletme vergisine tabi
Mesken olarak satın alınan veya kiralanan bir daireyi günlük ticari bir işletme olarak kullanmak kanunlara göre yasak. Ticari bir işletmenin yıllık 2.600 TL vergi vermesi gerekiyor. Ayrıca belediye ve maliyeden ruhsat alınarak, apartman sakinlerinden izin istenilmesi gerekiyor. Böyle olduğu takdirde dahi kiralayan ile işletme sahibinin arasında sözleşme imzalanması ve kimlik bilgilerinin alınması şart. Büyükçekmece Beylikdüzü’nde emlakçılık işi yapan Aslı Kıymet ise bu son dönemde bu tür günlük kiralık evlerin fazlasıyla türediğini belirterek “Bırakın günlük kiralamayı saatlik kiralama yapıyorlar” dedi.




Kaan Zenginli/Star

Maskeli PerAModa VIP Partisi'nde eğlence doruğa çıktı


Supper Club İstanbul’da gerçekleştirilen partide ünlü modacıların defileleri konukları moda dünyasında görkemli bir yolculuğa çıkardı


Perakende, AVM ve moda sektörleri yöneticilerinin buluşma, birbirlerini tanımayan sektör temsilcilerinin ise tanışma adresi olan PerAModa Group organizasyonlarına bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz günlerde Supper Club İstanbul'da 'Maskeli VIP' partisi gerçekleştirildi.
Moda şölenine dönüşen etkinlikte moda dünyasının ünlü isimleri Ayşe Sarıkaya 'Dişi Örümceğin Ayak İzleri', Nihan Alioğlu 'Back To Black', Erkan Eken 'Prenseslerin Masalı' defileleriyle konukları büyüledi. Ayrıca modacı Figen Üntürk de 'Aşk' koleksiyonuyla günümüz kadınının farklı kimliklerini gözler önüne serdi.
Sunuculuğunu Tülay Besir ile Volkan Karataş’ın üstlendiği Maskeli VIP PerAModa partisinin bir diğer sürpriziyse uzun yıllar kostüm tasarımı ve tekstil sektöründe çalıştıktan sonra ortak tutkuları olan dans sayesinde bir araya gelen Aze Mea ekibi oldu. Aze Mea, partide tango, salsa ve sirtaki gösterisiyle birlikte dans kostümlerini tanıttı.
Şarkıcı Nida Ünsal’ın partide giyeceği tek bir elbiseyle 20’den fazla model ve kombinasyon oluşturarak katılımcıları hayrete düşürdü. Eğlencenin doruğa çıktığı partide ünlü şarkıcı Ege, sevilen şarkıları ile Maskeli VIP PerAModa gecesinde sahne aldı. Genç solist Vedat Behar, unutulmayan nostaljik parçalar seslendirdi.
Parti süresince DJ Mehmet Okumuş ile house music ve interaktif eğlence tarzı birleştirildi. Partideki son sürpriz ise dünyaca ünlü pop ikonu Madonna'nın Saint Petersburg balmumu heykel sanatçıları tarafından aylarca çalışılarak ortaya çıkarılan balmumu heykeliydi. Partide isteyen herkes Madonna’nın balmumu heykeliyle fotoğraf çektirdi.





perakende.org

8 Kasım 2012 Perşembe

AVM’lerde en beğenilen markalar belli oldu


AYD ve GfK işbirliği ile bu yıl 4’üncüsü düzenlenen “AVM’lerde En Beğenilen ve Tercih Edilen Markalar” araştırmasının sonuçları, Rahmi M. Koç Müzesi’nde yapılan törenle açıklandı


AVM ziyaretçilerinin tercihleriyle 11 kategoride belirlenen yılın “AVM’lerde En Beğenilen ve Tercih Edilen Markalar” araştırmasının lansmanı ve ödül töreni AYD Başkanı Hakan Kodal, başkan yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve marka temsilcilerinin katılımıyla belli oldu.
 
AYD’nin GfK Türkiye işbirliğiyle bu yıl dördüncü kez yaptığı araştırmanın sonucunda “Erkek Tekstil”, “Kadın Tekstil”, “Spor Giyim”, “Çocuk”, “Ayakkabı – Çanta”, “Kişisel Bakım-Kozmetik”, “Restoran, Kafe”, “Dekorasyon-Mobilya”, “Elektronik” (üretici perakende), “Elektronik” (perakende) kategorilerinde AVM tüketicilerinin tercihleriyle 11 marka belirlendi.
AYD Başkanı Hakan Kodal ödül töreninde yaptığı konuşmasında, geçtiğimiz günlerde oğlunu kaybeden Avi Alkaş’a da taziyelerini bildirdi. Yapılan araştırmanın önemine değinen Hakan Kodal’ın ardından söz alan Aerium ve Cefic Türkiye Başkanı Anthony Khoi da çalışma hakkında bilgiler verdi, GfK Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi Hakan Döngel ise araştırmanın rasyoneli ve metodolojisini anlattı.
Törende ayrıca RMK müzesi kurucusu Rahmi M. Koç’a bu müzeyi İstanbul’a kazandırdığı için teşekkür plaketi takdim edildi. Plaketi Rahmi M. Koç adına Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Bulgurlu aldı.
Ödül alan markalar
Kadın Tekstil / Koton
Ayakkabı Çanta / İnci
Erkek Tekstil / Damat
Çocuk / LC Waikiki
Kişisel Bakım – Kozmetik / Tekin Acar
Restoran / Köfteci Ramiz
Kafe / Kahve Dünyası
Dekorasyon - Mobilya / Koçtaş
Elektronik (Perakende Üretici) / Arçelik
Elektronik (Perakende) / Teknosa
Spor Giyim / Mavi
AVM’lerde En Beğenilen ve Tercih Edilen Perakende Markaları Araştırması, 19 Eylül – 3 Ekim 2012 tarihleri arasında 11 ilde (İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır, Denizli ve Konya) yapıldı. Araştırma 2009 yılından beri düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Kantitatif araştırma tekniklerinden CATI (bilgisayar destekli telefon anketi) kullanılarak, 18-55 yaş arasındaki, alışveriş merkezi ziyaretçisi (ayda en az 1 kez alışveriş merkezlerini ziyaret eden ve son 1 ay içinde erkek tekstil, kadın tekstil, ayakkabı-çanta, çocuk, yiyecek-içecek, dekorasyon-mobilya, kozmetik-kişisel bakım, elektronik kategorilerinden ürün-hizmet satın almış olan kişilerle) bin 200 kişi ile görüşüldü.

2 Kasım 2012 Cuma

Aydın Yurdum: Yerel markalar dominant

 

Türkiye’deki AVM’lerde yoğun olarak yerli markaların bulunduğunu söyleyen Avm Mfi Partners Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Yurdum, “AVM’lerde sağlıklı kiralama yapmaya uygun 200 Türk markası var. Yurt dışında birçok pazarda yerel markalar bu kadar dominant değil” dedi


Yaklaşık 200 Türk perakende markasının AVM’lerde sağlıklı kiralama yapmaya uygun olduğunu söyleyen Avm Mfi Partners Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Yurdum, “Türkiye’deki AVM’lerin neredeyse tamamında yerli markalar çoğunlukta. Yurt dışında birçok pazarda yerel markalar bu kadar dominant değil” dedi.
Yurdum, “Bu durum, Türk perakendecisinin gücünün de önemli bir göstergesi. Türkiye’de doğmuş birçok markanın yoğun yurt dışı yatırımlarıyla artık ‘uluslararası’ kimlik kazandığının altını çizmek gerekir” diye konuştu.
Türk perakende sektörünün geleceğini son derece umut verici gördüğünü ifade eden Yurdum, “Bunda AVM’lerin ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum. Şu anda Türk perakendecisi sadece ülkemiz için değil Avrupa için de ciddi bir önem arz ediyor” dedi.
2006 yılında kuruldu
Sahibi olduğu AVM Partners’ın 2006 yılında kurulduğunu söyleyen Aydın Yurdum, AVM yönetimi ve kiralaması alanında faaliyet gösterdiklerini belirtti. 2008 yılında Almanya’nın sektöründe öncü şirketlerinden Mfi AG ile birliktelik yaptıklarını hatırlatan Yurdum, “Halihazırda proje geliştirme, proje yönetimi, kiralama alışveriş merkezi, ofis rezidans yönetimi, finansman idaresi ve raporlamaları, alışveriş merkezleri hukuki danışmanlığı konularında sektörün lider şirketlerinden biri olarak hizmet veriyoruz” dedi.

Şu ana kadar 40’ın üzerinde projeye kiralama, fonksiyonel proje danışmanlığı, optimizasyon, proje geliştirme alanlarında hizmet verdiklerini kaydeden Yurdum, “11 projenin yönetimini ve 20’ye yakın projenin kiralamasına devam ediyoruz. Önümüzdeki dönem hizmet verdiğimiz proje sayısı 60 civarında olacak. Üç sene içerisinde 20 proje yönetmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

Yurdum, önümüzdeki dönem üzerinde çalıştıkları yeni projelerle ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “İnşaat ve kiralaması devam eden Konya Kent Plaza, Ankara Next Level, Ankara Taurus, Antalya Markantalya, Antakya Palladium, Ümraniye CanPark, Bodrum Avenue projelerimiz 2013 yılı içinde açılacak. Sultanbeyli AVM ve Bakü Ahmetli projemiz 2014, Seyrantepe projemiz ise 2015’te hizmete girecek.”

“Doğru kira tespiti önemli”
AVM yönetiminin önemli know-how gerektiren bir iş olduğunu kaydeden Aydın Yurdum, “Öncelikle bulunduğu bölgeye hitap eden ve rekabete cevap verebilen bir mağaza karması şart. Yatırımcısına ve perakendecisine kazan-kazan prensibi temelinde ticari olarak keyif veren dengeyi tutturabilmek çok önemli” dedi.

Bunların yanı sıra ziyaretçilerde alışveriş merkezinden ziyade bir yaşam merkezi ve buluşma noktası algısı yarılmasının önemine dikkat çeken Yurdum, şöyle devam etti: “Doğru kiranın tespiti, gelirin sürdürülebilirliği açısından önemli. Kendini güncelleme kabiliyeti de rekabete cevap verebilmek için gerekli. Yeni konseptlere ve perakendecilere açık ve hazır olmalısınız. Konum, ticari anlamda doğru fizibilite, günü ve perakende gereklerini yakalamış mimari, farklılaşmış ama fonksiyonel konsept, profesyonel yönetim AVM’ler için olmazsa olmazlardan.”







Kaynak: Eylem Türk / Milliyet