22 Mayıs 2012 Salı

Türkiye'de Sağlık ve Termal Turizmin Gelişen ve Değişen Yüzü

“Türkiye'de sağlık ve termal turizmin gelişen ve değişen yüzü” başlıklı çalışmada, Türkiye'nin sahip olduğu zengin jeotermal potansiyele ve tedavi edici özelliği yüksek termal sulara rağmen, nitelikli termal tesislerin yetersizliği nedeni ile Avrupa ve Dünya ülkeleri ile rekabet ortamı sağlanamıyor. Termal tesislerin hedeflenen turizm potansiyeline sahip olabilmesi için öncelikle termal turizmin “Gayrimenkul Geliştirme Yönetimi” yaklaşımı ile geliştirilmesi gerektiğine işaret ediliyor.

Turizmin toplumlar üzerindeki ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal işlevlere sahip olmasından ötürü, ülkelerin yaşamında giderek artan bir öneme sahip olduğu son yılların yadsınamaz gerçeği olarak ortaya çıkıyor. Ülkelere sağladığı ekonomik faydaların yanı sıra, tabiat, insan ve bireylerarası ilişkileri de kapsamasından ötürü, toplumsal değişim ve gelişimin en önemli etkenlerinden biri.

Türkiye, gerek coğrafi konumu dolayısı ile sahip olduğu doğal güzellikleri, gerekse tarihi değerleri ile sahip olduğu turizm potansiyelleri açısından dünyada önemli bir yerde. Türkiye’nin turizm geliri 2011 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 9 oranında artış gösteriyor ve kişi başına ortalama harcama 637 dolar seviyelerine ulaşıyor. Ülkemizin giderek artan ve çeşitlenen turizm kaynaklarından birisi de birçok şifa verici özellik taşıyan termal suları. Sahip olduğumuz termal kaynaklar sıcaklık ve bileşenler açısından oldukça zengin olması dolayısı ile sağlık turizmi için de önemli potansiyel taşıyor.
2010 yılında Türkiye’de yer alan termal tesis ve kaplıcalarda konaklama sürelerinin ortalama kalış süresi termal oteller için 1,8 gün, kaplıcalar için ise 1,9 gün olarak hesaplanıyor. Termal otellerin 87 bin 743 geceleme ile en çok Japonya’dan ziyaret edildiği, Japonya’yı 73 bin 755 geceleme ile Almanya takip ediyor. Kaplıcalar ise 33 bin 832 geceleme ile en çok Almanya’dan ziyaret ediliyor. Batı Asya ülkelerinden Suriye en fazla ziyaretçi gönderen ülke olarak görülüyor. Suriye’den termal otellere gelen ziyaretçilerin 2010 yılı toplam geceleme sayısı 12 bin 854 iken, ortalama kalış süreleri 1,6 gün olarak gerçekleşiyor. Suriye’de ikamet edip, kaplıcaları ziyaret edenlerin geceleme sayısı ise bin 832, ortalama kalış süreleri 1,6 gün. (Kaynak: T.C. Kültür Bakanlığı)

Türkiye'de termal turizmin ana omurgasını oluşturan termal otellerin ortalama oda sayısı yaklaşık 190. Odaların iki kişi gecelik satış fiyatı ortalama 90-150 dolar arasında değişiyor. Yaz dönemlerinde ise fiyatlar yüzde 30-40 oranında artış gösteriyor. Yaz dönemine bağlı olarak doluluk oranları ise yüzde 70-80 arasında değişiyor.

Devremülk
Günümüzde arsa fiyatları ve inşaat maliyetlerinde yaşanan büyük artış, kitlelerin satın alma gücünü zorluyor ve bu maliyet artışı insanları gayrimenkullerden istifade konusunda pratik çözümler üretmeye yönlendiriyor. Diğer yandan yazlık kavramının eski önemini yitirmiş olması, garantili ve sabit fiyatlarla gelecek tatillere bu günden sahip olma, kalite olarak klasik otel odasının çok üzerinde bir ünitede tatil geçirme, değişim sistemlerinin sunduğu çeşit ve esneklik sayesinde farklı yer ve zamanlarda değişik türde tatil yapma imkanının olması, hem yerel hem de uluslararası pazarda devre mülk kavramının gelişmesine zemin hazırlayan alt unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye'deki mevcut ve inşaat aşamasında olan devremülk birimlerinin büyüklükleri 70 ile 100 metrekare arasından değişiyor ve yapılar 1+1 ile 2+1 kat planları şeklinde tasarlanıyor. Devremülklerin ortalama metrekare satış fiyatları 95 ile 180 dolar arasında değişiyor, kış dönemi ile yaz dönemi fiyat farkı yaklaşık yüzde 58 olarak gerçekleşiyor.

Termal turizm ve geliştirme bölgeleri
12 ay turizm imkanı, sürekli istihdam, yatırım ve işletme karlılığı, yüksek iç turizm talebi, yaşlanan Avrupa nüfus yapısı, Ortadoğu pazar payının yükselen artışı, ülkemizde termal turizmin giderek önem kazanmasına ve kurumsal yatırımcıların da bu pazara girmesine neden oluyor.
Türkiye Turizm Strateji Raporu’na göre, ülkemizde 4 bölge termal turizm geliştirme bölgesi olarak belirlendi:

1-Güney Marmara Termal Turizm Bölgesi: Yalova, Balıkesir, Çanakkale
2-Güney Ege Termal Turizm Bölgesi: İzmir, Manisa, Denizli, Aydın
3-Frigya Termal Turizm Bölgesi: Afyon, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Ankara
4-Orta Anadolu Termal Turizm Bölgesi: Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Aksaray, Niğde.

Türkiye'nin Avrupa’nın önemli termal turizm bölgelerinden biri olabilmesi için bu bölgelerdeki termal turizm tesislerinin alt ve üst yapısının geliştirilmesi hedefleniyor. Termal turizm yanında, doğa kültür ve golf turizminin de desteklenmesi planlanıyor.
Turizm Master Planı kapsamında bölgeye tedavi amaçlı gelecek turistlerin ortalama 14-21 gün süre ile kalacağı ve günde 2 saatlik kür programlarına dâhil olacakları kabulü ile diğer boş zamanlarını değerlendirebilmeleri amacı ile bölge içinde, günü birlik ulaşım kriterleri doğrultusunda, kültürel ve doğal alanları kapsayan alternatif tur güzergâhları oluşturulması amaçlanıyor.
İşletmeye açılacak termal yatak kapasiteleri ile ilgili olarak;
Kısa dönemde 2007-2012 yılları arasında; 50 bin,
Orta dönemde 2012-2017 yılları arasında 100 bin,
Uzun dönemde 2017-2023 yılları arasında 500 bin ilave yatak kapasitesinin işletmeye açılması planlanıyor.

Stratejik planlama


Türkiye'nin sahip olduğu, zengin jeotermal potansiyele ve tedavi edici özelliği yüksek termal sulara rağmen, nitelikli termal tesislerin yetersizliği nedeni ile Avrupa ve Dünya ülkeleri ile rekabet ortamı sağlanamıyor. Yıllarca nitelik ve konfor koşullarının çok gerisinde hizmet veren termal tesislerin hedeflenen turizm potansiyeline sahip olabilmesi için öncelikle termal turizmin “Gayrimenkul Geliştirme Yönetimi” yaklaşımı ile geliştirilmesi gerekiyor.

Gayrimenkul Geliştirme Yönetimi yaklaşımında; stratejik planlama, tasarım, finansman, inşaat, pazarlama ve işletme süreçlerinin bir bütün içinde ele alınması ve yönetilebilir iş paketleri ile sürecin geliştirilmesi gerekiyor.
Tüm dünyada termal tesisler, otelleri, devremülkleri, kür merkezleri, ticari üniteleri, sağlık birimleri, termal havuzları ile birer büyük kompleks haline geliyor. Yatırımcı, geliştirici ve müşteri üçgeninde en doğru projeyi geliştirebilmek için termal tesislerin bu konuda uzmanlaşmış teknik danışmanlık firmaları tarafından yönetilmesi çok önemli.
Başarının sırrı, multidisipliner ve çok paydaşlı süreçlerin “Geliştirme Yönetimi” yaklaşımı ile ele alınması ve uzman ellere emanet edilmesinden geçiyor.




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder